
Türkiyede Politik Değişim ve Modernleşme
Ersin Kalaycıoğlu
About the Book | |||
Türkiye, sivil toplum anlayışına Devlet sözcüğünün Türk-Osmanlı semantiğine göre, en büyük saadet anlamına geldiği, dolayısıyla bireyselliğin kınanıp tek düzeliğin revaçta olduğu bir evreden geçerek ulaştı.Sivil toplum öğeleri, kökenlendiğiMoreTürkiye, sivil toplum anlayışına Devlet sözcüğünün Türk-Osmanlı semantiğine göre, en büyük saadet anlamına geldiği, dolayısıyla bireyselliğin kınanıp tek düzeliğin revaçta olduğu bir evreden geçerek ulaştı.Sivil toplum öğeleri, kökenlendiği karşıtlıklarla beraber düşünüldüğünde- devlet ve sivil toplum arasındaki demokratik ilişki, mantıksal olarak ancak hiç bir toplumsal kesimin hakim iktidar olmamasıyla- dolayısıyla, hiç bir hakim ideolojinin (veya tek hakikatin) rehberliğine ihtiyaç duyulmamasıyla mümkün olur. Bu anlamda toplumu kim yönetirse iyi veya kötü olur? sorusu, kaçınılmaz olarak yanıtı olmayan bir sorudur. Öte yandan, sivil toplumu nasıl tesis etmeliyiz ki, demokrasi herkes için iyi kabul edilsin? sorusunda vücut bulan mesele de ancak hakim ideolojisiz (tek hakikatsiz) bir toplumsallık (sociality) tesisi ile çözüm bulur.Bu çerçevede, sivil toplum içindeki topluluklar için çoğulluk, onların birbirlerine karşı özerkliklerini- kamusallık birbirlerine karşı sorumluluklarını- özellik birbirine karşı bireyselliklerini- yasallık ise tabi olacakları ortak çerçevelerini sağlar.Ancak bütün bu özellikleriyle algılandığı takdirde Türkiyede sivil toplum, toplumun kendisine tapınmasını stilize eden, aslında demokrasinin fetişleştirilmiş şekliyle her topluluğun kendi iktidarına tapınmasının bir sembolü olmaktan çıkar, toplumsal-politik bir realiteye dönüşebilir.(arka kapak) | |||